Şehrimizin barınma ve beslenmeden sonra en temel ihtiyacı güvendir. Güven varlığı doğrudan hissedilmeyen ancak yokluğu hayatın her cephesini zorlaştıran bir duygudur. Güven en başta asayiş ve can güvenliği ile ilgilidir. Ancak aynı zamanda medya, siyaset, adalet, sağlık, eğitim sistemi gibi toplumu yapılandıran kurumlara ve insanların birbirlerine olan güvenini de içine alır.
Bu özellikler açısından değerlendirildiğinde Malatya’daki yerel yönetimin vatandaşların lehine olumlu ölçüde başarılı olamadığı anlaşılmaktadır. Deprem sonrası artan hırsızlık ve şiddet maalesef iyi yönetilemedi.
Çocukların ev dışında parklarda herhangi bir tehdit altında olmadan oynayabileceği, kadınların gece rahatça sokakta gezebileceği bir ortam; yarattığı güven duygusuyla yaşam doyumunu artırır. Güzel Malatya’mız da gelinen nokta hiç de iç açıcı görünmüyor.
Malatya yaşadığı deprem sonrası; öfke yaşantısı, üzüntü, stres yaşantısı, kaygı boyutlarında maalesef çok zor günler geçirmekte ve güven kaybı yaşamaktadır.
Yerel yönetimlerimizin kendi bölgelerinde insanların iyilik hali ve mutlulukları üzerinde sorumlulukları olduğunu unutmamalıdırlar. AVM yapımı ve imar alanları açarak yapılaşmayı teşvik etmek dışındaki işlevlerine daha çok odaklanmaları gerekmektedir.